PeNDiK ALPaRSLaN LiSeSi MeZuNLaRıNıN YeRi
  Şiir
 

Ben Sana Mecburum

ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
..........
..........

 

Attila İlhan

Sevda Gülü


Aldırdım elimden sevda gülümü,
Kadir mevlam layık görmüş ölümü,
Daha yeşermeden kopardılar dalımı,
Ondördümde benim hazanım solmuş.

Seni sevdim diye umut bağladım.
Yüreği sızlatıp ciğer dağladım.
Aşkım sayende hergün ağladım.
Ondördümde benim hazanım solmuş.

Ilgıt ılgıt eser sevda rüzgarı,
Şu gönlüm arıyor sevdiği yari,
Aşk şarabı içmiş mecnun misali,
Ondördümde benim hazanım solmuş.

Gönlüm söz dinlenmez abdala döndü.
Gözlerim kör oldu ışığım söndü.
Salın üzerinde cenazem yundu.
Ondördümde benim hazanım solmuş.

Haticem ağlarsın yüzün gülmeden,
Sevda gülüm şu halimi bilmeden,
Hayata son verdim zaten ölmeden,
Ondördümde benim hazanım solmuş,

Hatice Çerçi

İstanbul'u Dinliyorum

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
..........
..........

 

Orhan Veli Kanık

Bu Gece


Kalmalısın bende bu gece;
Susuzluğunla kavurmalısın deryalarında
Tüm gücünle kof beynime kurmalısın ağını
Damla damla eriyip girmelisin kalbime
Tel tel çözülüp,dağıtmalısın kendini bende
Ne hayal olmalı,ne de bir umut kalmalı ellerimizde
Sanki durmalı,işlememeli zamanın rakkası
Beklerken gelmek bilmemeli gecelerin arkası

Bu sayfalar dolmalı bizimle
Ben geceye şiir söylemeliyim,
Sen gözlerime yaş söyletmelisin
Yaşlarım göklere yağmur demeli bu gece..
Yağmur çıkmalı yalnız ininden
Yağmalı kimsesiz kaldırımlara hırçınca
Namlusundan usanmış bir mermi gibi
Fırlamalıyız ıpıslak sokaklara
Koşmalı,koşmalıyız damlaların altında
Kesik ve tükenen soluklarımız karışmalı karanlığa
Katmalı yağmur,götürmeli herşeyi
Sel sel oluklarla yıkamalı bütün çirkinlikleri
Zehrimizden arınıp,bir biz kalmalıyız..

Ellerim ellerini,gözlerin gözlerimi ezberlemeli
Yaralı kalplerimize sessizlik nakış olmalı bu gece
İklimimiz songüzle özdeş olmalı
Bilmemeli kimse,bildirmemeliyiz!
Biz,bu geceyle sırdaş kalmalıyız
Yollar ki çıkmazlarda,yollar tüm yokuş olmalı
Geceler karayağız,geceler yalnız kalmalı
Bekleyiş,beklemeli bizi cam kenarında
Biz bir emel,bir düş kalmalıyız..

Bütün yükler omzuma binmeli bu gece
Ağlamalıyım,gözlerimden yaş değil dünya akmalı..
Koklamalıyım toprağı,toprak yağmur değil.Sen kokmalı..
Öyle bir çıkmaza girmeliyiz ki,çıkış değil çıldırsan
Elde gözyaşı kalmalı,maskeleri kaldırsan...
Kelimeler paralanmalı,ifadeler kör kalmalı bu gece...
Bu gece;
Benim aramaya geldiğim yerde,sen yitmiş olmalısın
Senin "başlayalım" dediğin yerde,ben bitmiş olmalıyım...


Esra Çitil

Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
 

Necip Fazıl Kısakürek

Yak Beni


yak beni alevlerindeki o kızıl mavisi gözlerinle
vur beni saçlarının mercan güzelligiyle
sev beni yüreginin içindeki sen ile
yut beni nefesindeki kudretinle

rüyalarına sok beni baş tahçı yap
otuttur beni gönlünün tahtına
sev beni bıktır kendinden
öldür beni sevginden

yak beni küllerimi savur üstüne
vur beni hancerinle kalpimden
sev beni öyle bir sev ki
yut al içine bırakma beni


Nuri Kaya


Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
..........
..........

 

Orhan Veli Kanık

Çocuk


her şeyi oyun sanan
gördüklerini oyuncak yapan
aklı fikri oyunda olan
yaramaz tatlı bebektir çocuklar

yaramazlık yapar dayak atarız
ufak bir hatayı kıyamet sayarız
ne döşündüğünü asla sormayız
hiç bir şey bilmezler onlar

yeri gelince yarınımız deriz
canımız isterse okşar severiz
canımız sıkılır tokat çekeriz
elimizdeki köledir onlar

aç sefil sokakta yaşıyan
köprü altını mekan tutan
hiç bir şekilde konuşma hakı olmayan
medeniyet çağı kölesidir çocuklar

ilk okulu bitirdim çalış dediler
okuma havesim vardı esgeçtiler
okuyan ne yapmışdeyip kestiler
bana yaşama hakı hiç vermediler



Ömer Yaman

Otuz Beş Yaş

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

..........
..........

 

Cahit Sıtkı Tarancı

Ölüme Doymayanlara


Bir umut arıyorum savaş yarası almış sokaklarda
Şarapnel parçaları mıh gibi yüreğimde
Acıtır oldu kanlı gözyaşları ruhumu
Nefessiz kalıyorum barut kokan sokaklarda
Yağmur kaçar oldu yerine yağan fişeklerden
Günler karanlık duman,geceler alev topu bedenimde
Umutsuz günler sıralanmış doğmayan yarınlarda

Bir ağaç gölgesi arıyorum , bir sıcak kucak
Bir avuç toprak için lanetlenmiş elbet kaybolacak
İnsan sevdiği için kılı kırk yaracak
Elbet bir gün karanlığın sonu aydınlığa varacak



Can Demir


Ben Senden Önce Ölmek İsterim...

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
..........
..........

 

Nazım Hikmet Ran

Gülüm


bir gülüm var
beni bekler
eymiş başını
salmaz kokusunu
sadece beni bekler

bir gülüm var
rengini sorma
anlatmam kokusunu
dokunmayın saçlarına
o gül benim gülüm

bir gülüm var
dört mevsim
her sabah
her yerde
hep sevgi açar



Zeki Gümüş

****Akşamlar****

Korkızıl bir renge dalınca ufuk
Yorgun düşmüş günü yutar akşamlar
Hicranı ruhuma salınca ufuk
Hüznü gözlerime katar akşamlar

Gül yüzüm semayı seyre dalıyor
Rüzgâr acıları ruha salıyor
Yokluğun öcünü böyle alıyor
Dertleri kalbime atar akşamlar

Sensizlik içime yalnızlık eker
Çaresiz özlemler boynumu büker
Gölgelerde beni kendine çeker
Sessiz ölümden de beter akşamlar

Hüzün kokar gurup güneş sönerken
Bir kıyamet kopar yürek kanarken
Kalemim hep ağlar içim yanarken
Böyle geldi böyle biter akşamlar

Gel içelim aşkı aynı kaseden
Nasıl vazgeçerim tatlı buseden
Anlar çekinmesin dertten, tasadan
Vuslata ermeye yeter akşamlar
 

Sevil Nizamoğulları

Sen Olmayınca


Seni senden daha çok seven,
Bir kalp taşıyorum bu bedende.
Sana sendende daha çok değer veren,
Bir yürek var bende.

Kendini bırak rüzgarın kollarına,
Seni bana getirir dağları tepeleri aşıpta.
Seni bekliyorum tanıştığımız kumsallarda,
Yakomazlar nöbet tutuyor senin geleceğin güne kadar.

Buraların tadı tuzuyok sen olmayınca,
Çok denedim ama başaramadım.
Aklımdan kalbimden seni söküp atamadım...


Enver Erdem


*Seni Sana Terk Ediyorum geceler telaşla koşuyordu gölgeme
bir gece kuşu daha uçuyordu avuçlarından
yırtıyordu gecenin karanlığını baykuş sesleri
arz inliyordu yıldızların aksine
en sade suretini koyup çıkınıma /sırtıma atıp
seni sana terk ediyorum...

bozkırın koynunda deli dolu at süren ben
dökülen eylüllere soktum gökyüzünün maviliğini
ayın dolmuş haliydi son durağım
içimdeki trenler çoktan devrildi, vagonlar darmadağın
çatlamış dudağımı şiirlerle ıslatıp
seni sana terk ediyorum...

kanıyor ayak uçlarım dilime inat
kaçırıyorum bakışlarımı alev küresinden
bıçaklar kaygan zeminlerde bilenirken
geceye sızan birkaç damla kan
gözlerimden yüreğime sessizce akan
en şiddetli zehri acılarıma katıp
seni sana terk ediyorum...

kaldırım taşlarında uyuttuğum düşleri
bir atımlık barut kokan sabrımı
gün görmemiş hayâllerime vuruyorum
tütsüye mahkûm petekten oğul almak
zırdeli şafaklara ağlamak
bana mı düştü yar
sabahla gidiyorum, balımı peteklere satıp
seni sana terk ediyorum...

kaç kalibreydi boynumdan vurduğun söz
sahi ceylanlar neden hep boynundan vurulur
gölgem kan kaybından ölmekte
kırılan bir kalemin hesabı mı yapılır
sevdam yüreğimde musallaya yatıp
seni sana terk ediyorum...

Stüdyo: Studıo FX
Mix-Editing: Semih Yücel Yücetürk

Beni Seveceksin


Kalbime gir, gönlüme mutluluk ver,
gururuna yenilme tut elimden,
seni seviyorum de, al beni yanina,
korkma cekinme sensiz olamam de bana,
gözlerimden süzülen yasa bak,
hicmi acimaz, hicmi sizlamaz kalbin,
seviyorum be canim ne olur anla beni,
yaslanip gögsüme hickiriklarla dolacaksin,
seviyorum deyip haykirsanda artik,
hissedemezsin benim sana olan sevgimin sicakligini,
istemezsin sevgi dolu sözlerimi,
bir gün seveceksin, bir gün döneceksin!....................


Miyase Seven

Ben Sokak Çocuğuyum

şu dört direkli köprünün altında
açmışım gözlerimi
sahipsiz
rüzgar sarmış kundağımı
yağmurla beslenmişim

adımı insanlar koymuş
benden habersiz
benimsemişim
serseri derler, hırsız derler
.... derler, anlamam da
alınmam da

hiç fiyakalı dolaşmadım sokaklarda
marka satmadım
gökyüzü yorganım oldu hep
dirseğim yastık
alışkınım; kara, yağmura, soğuğa
üşümem
sıcak dokunur bana

özlemem, hiç tanımadığım hisleri
istemem varlığını bilmediğim şeyleri
kıskanmam hiç kimseyi
özenmem

halbuki bilmez kimse
kendilerinden şanslı olduğumu
daha özgür
ve daha zengin

şu deniz herkesten çok benimdir
arkasındaki orman da
bütün sokaklar benimdir herkesten çok
her simitçi biraz bana çalışır

aslında her çocuktan daha çocuğum
canım hiç sıkılmaz buralarda
en sevdiğim oyundur
köşe kapmaca

yalnız da değilimdir
yüzlerce kardeşim var
benim gibi, bana benzer
kimse ayırt edemez bizi
birbirimizden

geceleri toplanmaya başlarız
el ayak çekildikten sonra
konuşuruz, güleriz, dertleşiriz
biraz farklı olsa da
herkes kadar biz de umut besleriz
hayallerimiz de vardır
ayın dolaştığı yerlerde

herkes kadar okumuşluğum da vardır
her tip insandan bir harf öğrendim
insanları en iyi ben tanırım
okuldan, öğretmenden anlamam ama
bu sokakların mektebini bitirdim
bana lazım olanı öğrendim

herkes kadar insanım da galiba
herkes kadar ben de bazen ağlarım

kafam da var, kalbim de
severim de, düşünürüm de
yalnız ben sokak çocuğuyum
sokaklarda yaşamak tek suçum

bir gün ben de gideceğim buralardan
herkes gibi
yalnız biraz sessizce
kimseler anlamadan

cenazem omuzlar üzerinde gitmeyecek
belki
belediye kaldıracak gürültüsüzce
ağlayanlar olmayacak başucumda
bir hayırsever uğramazsa geçerken
mezarım da çorak kalacak sonunda
benim gibi

içimizden kimin gittiği
fark edilmeden
biri alacaktır yerimi
vakit geçmeden

evet, ben sokak çocuğuyum
bu sokaklarda ne ilk
ne de sonuncuyum

Reşide Sarıkavak

 

Öyle Uzun Ki Gece....


sözümü tutup,
süngü düşürüp eksilmiyorum aşkta...
sadece kundaklayıp hayallerimi
yüreğime gömüyorum
ki;
sen beni kurtarmaya çalışırken,
kağıt gemiler gibi batma
kalbini hırpalayan ne varsa
uzak dur...
bu,
ben bile olsa.......

imkansızlıklar çırılçıplak
görüyorum....
koşuyor sokaklarda
mutluluğunsa bütün kaleleri fethedilmiş
yağmur musiki derdinde yaprakla
tek bir nota şaşmadan
düşüyor kaldırımlara
gönlüm,
ah gönlüm..
"aşk " diyor
"sevda" diyor
söz anlamıyor........
ne fayda ?


çok geçmeden yüzüme vuruyor hüzün,
en yasak dilde...
ceketini al çık diyor
çık
git...git diyor ha bire....
ayarı bozuk saat gibi çarpıyor kalbim,
yıldırımlar düşüyor bedenime...
korkuyorum
açmıyorum gözlerimi
kaldırsam kirpiklerimi,
düşersin diye...
ve senin düşüşün unutturur bütün sevişmeleri...
biliyorum...


sevdaya durdum duralı
iş edindim seni sevmeyi...
bir çocuk gibi ürkek
ya..
aşk sınavında sevmek fiilini
çekmeyi beceremezsem..
ya,
kağıda karalanmış hikayem
adı sen olarak yazılırsa haneme..
ya,
tutsak olduğum deniz küserse bana..
sana tuhaf gelecek ama
kavgam
sevdam kadar onurludur
öyle bir çelişkisin ki içimde !
oysa,
aşkla gelmiştin
yaslı bir temmuz gecesinde...
oturdum evimin ahşap eşiğine
düşünüyorum...
vazgeçmek için öyle uzun ki gece!
öyle uzun ki gece...!


Nebile Aydın


Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
..........
..........

 

Ataol Behramoğlu

Seni Sevmenin Tadına Vardım....


bak !
ala çalıyor şafak....
uzaklaşalım yavaşça sevişme makamından
delikanlı umutlarını
avucuma bırak....
ve sessiz bir ırmak gibi
usulca yüreğime ak..
ak ki;
her damlan içime işlesin,
şafak söktüldükçe
soluğum kesilsin....

gel !
korkak nisanlar peydahlayalım
gözlerim gözlerini ararken,
meraklanma
ağlamanın ayıbını üstlenir
yatırıp kirpiğimi vurgun geceye
yaramı kendim sararım
tenimin yırtıldığı yerden..
tanıdık gidişine
bir kez daha müebbetle geçerim
akşam sefası düşlerimden...

//sende eksilmeseydim,
kaçıncısını yazacaktım aşk şiirlerinin
................bilemem....//

/benimle uyanan adam
sevdalar büyütmeli sabaha
gözlerini sıcak tutmalı
ezberimde olmalı adı
ve adam gibi adam olmalı.../
dedim hep.....
evet,
büyük konuşmuşum...

aslında dikerdim dudaklarımı birbirine
bilseydim
susardım
zil zurna "sen" diye sayıklayacağımı
cesurdum çünkü,
hiç bir öyküde ağlamaktan korkmadım
yazsa da usta şairler
.........ayrılıkları.........
hayallerimin kesintiye uğradığı anda dahi...
ben daha da sevdim , seni yaşamayı...
dedim ya,
seni sevmenin tadına vardım
her an,
hep yeniden
hep daha mavi.....





Nebile Aydın

Ben Ölecek Adam Değilim

Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.

Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
..........
..........

 

Cahit Sıtkı Tarancı

Yitik


Kim demiş yaş otuz beş yolun yarısı diye
Daha yirmi beşinde açamıyorum gözlerimi
Tenimin bedenimi sımsıkı sardığı günler geride kaldı sanırım
Ellerim nasırlı ve titrek

Radyomdaki kıpır kıpır müziklerin yerini türküler aldı en acıklısından
Gülerken ağlar mı insan yürürken emekler mi bir anda
Yağmur yağarken sel sularına kapılmak ,
Kar yağarken kutuplarda uyanmak gibi benimkisi
Küçük bir çocuğun göz yaşlarına bakıp ta ağlıyorum artık
Sebebini bilmeden

Kafamdan aşağı sular akarken annemi görüyorum
babamın nadir gülen yüzünü
Gözümü her kapadığımda evimizin yanındaki en yüksek dağa çıkıyorum
Salıyorum uçurtmamı göğe çıktıkça gülümsüyorum
Hırçın bir rüzgar çıkıyor ansızın ,sıcak mevsimin soğuk gününde
Koparıp götürüyor onu benden hayallerimle birlikte



Can Demir


Dilenci

Sen, hergün köşe başlarında
Yırtık urbanla kirli ellerinle
Avuç açan, sefil insan.

İnan yok farkımız birbirimizden.
Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;
Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,
Ötekinden isteyeceksin.

Ama ben, tüm yaşamım boyunca
Tek bir kez dilendim,
Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
Öylesine boş öylesine açık kaldıki elim,
Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim.
 

Victor Hugo

Sarı Gelin...


Sarı saçlı mavi gözlü
Kıpçak beyinin kızı...
Adı soğuğunda türkü memleketimin
Yüreklere kazınan...


Sarı gelin hüzün
Sarı gelin destan
Sarı gelin hicran yazmış çağlarda...


Çoruh'un kıyısında süzülen kuğu gibi
Endamı güneşi kıskandıran
Aya gölge düşüren dilber....


Yasak bir kıvılcımın ürkek güvercinleri
Buruk bir sevdayla çırpınır yürekleri

Erzurumlu delikanlı alnına sevda diye yazdığı
Çoruh ırmağının asude kuğusu, nazlı ceylanı...

Gönül vermiş düşleri birbirine
Sözleşmiş gözleri gün yüzünde...


Lakin geçit vermez Kıpçak beyi
İnkâr sayar gününe
Yakıştırmaz kızına maraba saydığını...

Nihayet karar verip dağlar boyu kaçarlar
Delikanlı ve sarı kız gözleriyle çağlarlar...

Yasak belki günahsın
Ama konuşmasak ta çağlasa yüreğimiz
Yankılansa şahin gözünde akislerimiz...
Seni yar diye sığdırdım yüreğime
Canımın içinde özge canan diye sevdim...
Yüreğimin darlığıydın
Sensiz vakitlerimde
Gülüşüne pervaneyim ey dilber
Sen ağla mutluluktan
Ben vurulup öleyim,
Şahin gagasında aşk şehidi,
Ya da gül teninde tebessüm kızarığıyla gamzeyim
Düşümün sarı kızı
Ben ayakaltında sergiyim
Ne olur gitme düşlerimde kal emi...


Yol alır yüreğin ağır tınısı
Sunasına sızıyla dökülür
Divit-kaleme sarı gelin diye düşer derdini...

Eyvah!!!
Koca dağın eteğinde izlerine rastlar Kıpçak beyi
İki serçe bakışlı
Güvercin yürekli sevdicekler
Sıkı sıkı sarılmış biçare
Dimdik ayakta ,meydan okurcasına
Bir ses kopar seherde
Yankılanır yücede
Çırpınışları duyulur ağıtlı şahanların
Ve
Vurulur delikanlı
Düşer Sarı kızın ayak altına
Mırıldanır fısıltıyla ağıt gibi aşkını...
Son nefeste Allah-ü ekber der...
Dağ adını delikanlıdan alır
Ve Allah-ü ekber dağları diye anılır...
Tınısı Erzurum'u destan destan yayılır...
Yetmez! yurdun her tarafında yankılanır
Sarı kıza ağıtla...


Çocukların dilinde
Ninelerin öykülerinde
Gençlerin birbirine "suna yar" dedikleri
Asıl'ı yaşatan Sarı gelin
Dökülmüştür bir kere dertlere kazma sallar...
İşte sarı gelin yanık sarı yürekle...
Sıcakta soğuk yazar
Gönülde acı akar...


"Erzurum çarşı pazar leylim aman aman
sarı gelin...


İçinde bir kız gezer ay nenen ölsün sarı gelin aman
suna yârim...


Erzurum'da bir kuş var leylim aman aman
sarı gelin...


Kanadında gümüş var ay nenen ölsün sarı gelin aman
suna yârim...


Elinde divit kalem leylim aman aman
sarı gelin...


Katlime ferman yazar ay nenen ölsün sarı gelin aman
suna yârim...


Palandöken güzel dağ leylim aman aman
sarı gelin...


Altı mor sümbüllü bağ ay nenen ölsün sarı gelin aman
suna yarim...


Vermem seni ellere leylim aman aman
sarı gelin..."

Not: Bu şiir sarı gelin türküsünün gerçek (yaşanmış) hikayesidir....100.cü şiirim bu olsun istedim...sevgilerimle...


Hazal Karadağ

 
Suskunum Sana

Hangi şiire başlasam suskunum sana
Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun
Güneşte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarım oluyor her gece
Yağmura suskun yaşamaya suskun
Haykırabilsem
Belki bir nehir köpürebilir sesimde
Silinebilir kuraklığın bütün izleri
Upuzun çöller vadileşebilir içimde

Hangi güzelliği özlesem suskunum sana
..........
..........

 

Adnan Yücel

Dilim Dönsün Huzurda


Gözyaşı döktüğüme şahitlik etti mihrap
Döndüm yönümü sana bağışla beni Allah(cc)
Bir matem havası var benimle ağlar mehtap
Dilim dönsün huzurda diye bileyim Allah(cc)

Biliyorum dünyanın sonrası kara toprak
Senden habersiz bir tek dalından düşmez yaprak
Korkuyorum nefsimden uyup ta yoldan sapmak
Dilim dönsün huzurda diye bileyim Allah(cc)

Haramdan uzak eyle helalinden rızklandır
Bu kalbim sana teslim gönlümü aşka yandır
Öyle bir içeyim ki zem zeminden de kandır
Dilim dönsün huzurda diye bileyim Allah(cc)

Yüzüm yerden kalkmasın secdesine varayım
Huzuru mahşerinde ben sana ulaşayım
Utandırma yâ,rabbim karşında pak durayım
Dilim dönsün huzurda diye bileyim Allah(cc)
24.04.2009



Orhan Kızlarkayası


Acılara Tutunmak

Acı çekmek özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
O, yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
O, dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye bir şey vardı
sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konutlukta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
acılardan artakalan
işte o bakışlarmış
kuğu diye gözlerimde
gün batımı bulutlarmış
yalanmış hepsi yalan
savrulup gitmek varmış
ayrı yörüngelerde...
 

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Hiç Ağlamadım....


//sustumsa vardır bir bilmediğim,
döküldü inan
bir bir sırların,
buldun mu kalbine uygun olanı ?
dur'u durdurmaya yetmedi sevdam...//

söyle;
kim tutuklanmış aldatmaktan ?
gırtlağına kadar yalana batsan...
hızlı biten aşk şarkılarından,
sen,
sonralardan korkan...
şimdisi yoktan...


sesine felaketim kayıtlı kalmış,
bir aşk çıkmazı oldu bu kara gece,
susarım
nezaketle gömülüp şiirlere,
ölü kuşlar gibi sereserpe...
sensiz de büyürüm
...bir daha gelme.....


bükülür kalbim, mumlarım erir...
koptu mürekkebim ne anlatabilir ?
ben yarama dün gece ,
biraz sen bastım..
iç denizine sığınmıştım
gönülsüz limandın...
bugünse aklımda
hala sen vardın....


sabaha kadar siyah şubatlar biriktirdim,
aşkından çıplaklaşıp
suskunluğa giyindim,
inan içimde senden bir şey kalmadı
desem bile yalandı
....HİÇ AĞLAMADIM.....





Nebile Aydın

Bu Aşk Burada Biter

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burda biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

..........
..........

 

Ataol Behramoğlu

Adı Ayrılık Olsun


//...Dur!

gözlerimi ceplerinde unuttum...//

düşlerimin kıyısına vuruyor nöbetçi yakamozlar
sırılsıklam bedenleri,
titrek ay ışığının altında değince gözlerine
ölüm, boylu boyunca seriliveriyor ayaklar altına...
ve saçların,
tel tel kırbaç misali vuruyor gecenin sırtına.

seni ağlarken çizdim duvara bu gece
gözyaşlarım gözyaşların oldu simsiyah
kan kırmızı bir şarap boyadı dudaklarını
sarhoş güllerle beraber söyledik
şarkımızı

geri döneceksen git demiştim sana bir zamanlar
bir tas su olup dökülmüştüm ardın sıra yollara
kaç kurşun sıktım ayağı kırık sevda atının kafasına
bir bilsen kaç gece astım ayrılığı boynundan
ağrıyan başımı soğuk taşlara dayadım
adını haykırdım hıçkıra hıçkıra

geri dönmeyeceksen gitmenin ne anlamı var
bu çelimsiz beden kaç gün dayanır yokluğuna
adını hasret koyma ne olur...


gittin...

bir bahar akşamı kar yağdırdın saçlarıma
şehrin kaldırımları kadar yalnız ve yorgun
ellerimde ellerinin kokusu kaldı.
yaşanılası gecelerde
ıslak yakamozların ölümünü seyrediyorum artık...






Ergin Han Kızılay


Küfrüm Edebimi Aştı Bu Gece

Sen benim gözümde bir hiçsin artık,
Nefretim aşkımı aştı bu gece
Bugün ki sözlerin söz müydü artık
Son sözün sabrımı aştı bu gece

Kolayca bitsin bu diyemedin de
Salladın savurdun basiretsizce
Hiç mi ders almadın onca gezdik de
Yağmurun rahmeti aştı bu gece

Yürümeyen neydi,ilişkimiz mi?
Günüm sensiz bomboş deyişimiz mi?
Sensiz yaşayamam çelişkimiz mi?
Yalanın doğrunu aştı bu gece

Evlenmek hayali kapımda idi
Giriş kat evimin boyası yeni
Mobilyan,takımın, alınmış idi
Vuslatım tadını aştı bu gece

Yemedim yedirdim ne varsa sana
Üç kuruşum olsa verirdim daha
Memurdum yoksuldum hatırlasana
Hafızam haddini aştı bu gece

Ayakların donmuş,üşümüştün de
Gece yatamamış üzülmüştüm de
Bir ay oruç tutup yememiştim de
O çizmen boyunu aştı bu gece

Yapılan söylenmez, gelmezmiş dile
Allahtan beklenir kul bilmese de
Kızgınlığım buna, sebep ise de
Sabrım miadını aştı bu gece

Onca gez toz benle,seviyorum de
Sonra git nişanlan bir de ona de
Şerefsizlik değil, nedir bu söyle
Küfrüm edebimi aştı bu gece

Sana son bir sözüm, nasihatım var
Aldığım ahlakla bir terbiyem var
Seni doğurana ana deyip geçmek var
Saygım adabımı tuttu bu gece
Gönlümün romanı bitti bu gece
Hangisine yansam şimdi gün gece
Ömrümden beş yıl gitti bu gece
 

Bedirhan Gökçe

Oyun

Bildik bir oyundu bu oynadığımız,
Bir daha da oynamak istemiyorum.
Kazanan ben olsam da her oyun sonu,
Bin kez ebe sen olsan istemiyorum...

Bir yanı yitik hep her yanımızın,
Gözlerimiz bile bak, yalan söylüyor.
Rengi aynı olsa da her damlamızın
Kanımda tek kırmızı istemiyorum...

Miskette senin olsun, toplarda, ip de
Hem bizim mahalleli değilsin artık.
Oyuncaklar da sende, git oyna işte,
Ben seninle oynamak istemiyorum...

Oyundaki kuralı bilmiyormuşum.
İlk defa oynamıştım, nerden bileyim?
Bir daha deneyecek güçüm yok artık,
Çek git artık buradan istemiyorum...

Bir gün bizde büyürüz, süt içmeyiz ki
Bir kere ağzı yanan yoğurdu netsin?
Sapan taşları bir bir gönlümü deldi,
Hayata küsmüşüm ben oyunu batsın.

Artık ben oyunları hiç sevmiyorum,
Kimseyle de oynamak istemiyorum...
 

Bedirhan Gökçe

Anam Gelir

Sakalıma kır düştü,
Söylemeyin anama.
Üzülürde ağlar,
Ağlar sonra, bilirim.

Hepsi hepsi üç tane
Üç tel ne ki sakalda
Üzüldüğüne değmez,
Değmez sonra bilirim.
Gözlerime bir baksın,
Bir baksın anam şöyle.
Derdi gözümden okur,
Okur sonra bilirim

Yine İstanbul anlatırım,
Anlatırım neşeyle.
Neşemde hüzün bulur,
Bulur sonra, bilirim.

Ana bir şey yok derim,
Sen dua et gizlice.
Anam hep dua eder,
Eder sonra bilirim.

Ölüm haberim gelir
Bir gün bir gazetede.
Peşimden anam gelir,
Hemen gelir, bilirim.
 

Bedirhan Gökçe

Ayasofya Garipti

Dolaştım İstanbul'u sabaha karşı
Aşiyan, Eyüp Sultan, Kapalıçarşı
İçimdeki hüzünle durdum önünde,
Ayasofya garipti, ben ağlamaklı.

Şimdi Eyüp'teyim ben, sabah namazı
Hiçbir yerde bulamam burdaki hazzı.
İndim Sultan Ahmet'e bir hüzün sardı,
Ayasofya garipti, ben ağlamaklı.

Gözlerim kan çanağı, çıktım dışarı,
Caminin tam önünde simitçi hacı.
Kan kırmızı o çayda yine o vardı,
Ayasofya garipti, ben ağlamaklı...
 

Bedirhan Gökçe

 

Dilin Yalan Söylüyor

Tohumdun yüreğimde fidan oldun büyüdün,
Ağaç idin bağımda, çınar oldun yürüdün.

Nasıl söküldün öyle, çatır çatır içimden,
Köklerin yüreğimde kan revan oldu birden.

Çalı çırpı bıraktın giderken yüreğimde,
Hepsi bir kıymık gibi beynimin her yerinde.

Dilin ne derse desin, gözün öyle demiyor,
Seni sevmedim derken, dilin yalan söylüyor.

Burası Ulus parkı, karşımız Anadolu,
Gönlümün öbür yanı ondan böyle sır dolu.

Yalnızım bu şehirde, hem de yapayanlızım,
Boğuluyorum gitme, şair olur bir yanım.

Yok böyle demiştim ben, yanlış anladım hemen,
Bunun hepsi hikaye, baştan komiğiz zaten.

Kendimizi kandırdık, kargalar güler buna,
Birde ciddiye aldık, karganın papuç damda.

Bu koca alemde biz, varla yok arasıyız,
Olmasak da olurdu, varsak yaşamalıyız.

Olmayacak duaya amin demeyelim biz,
Herkes kendi yoluna biz hep böyle gideriz...
 

Bedirhan Gökçe

Dohtor Bey

Verdigin perhize budur gayratım,
Bundan başka uyamayong dohtor bey,
Üç sepet yımırta sabah kahvaltım,
Teker teker sayamayong dohtor bey!

İki leğen pilav bir yayıg ayran,
İster yağlı olsun ister yavan,
Yanına keseyong beş kilo sovan,
Yeyong yeyong doyamayong dohtor bey!

Üç tencere bamya yirim bişince,
Yirmi tas su içip biraz koşunca,
Her yanı sökülür garnım şişince,
Sağlam göynek geyemeyong dohtor bey!

Sinciye acımdan çogtan ölürdüm,
Sağolsun gomşular ediyo yardım,
Bi guzudan fazla yimem söz virdim,
Ayıp olur cayamayong dohtor bey!

Bazı az geliyo beş kasa hurma,
Yedi lahanadan yapıyoz sarma,
Onuda mı yeding deye hiç sorma,
Utaneyong deyemeyong dohtor bey!

Günde iki çuval unum gideyo,
Avradım her sabah ekmek edeyo,
Bir gazan fasille gönül ye deyo,
Artırmaya gıyamayong dohtor bey!

Senede gırk dönüm bostan ekering,
Benden başka kimse yimesing dirim,
Gavını, garpızı gabıglı yirim,
Acelemdeng soyameyong dohtor bey!

Bilmem gara Memmed nereye gider,
Buyumuş gısmatım, buyumuş gader,
Bi günde yediğim işte bu gadar,
Daha fazla yeyemeyong dohtor bey!
 

Bedirhan Gökçe

Eski Bir Sancı

Eski bir sevdayı anlatır,
Çalan her şarkı.
Her nağmede gizlidir,
Eski bir sancı.
Bazen hüzzamdır sessiz,
Hüzünlüdür eskiden.
Bazen sabadır sensiz,
Mistik ve de derinden.

Sen ki hasret yüklü gemide,
Yanımdayken özlemim.
Sen ki özlem yüklü sevdada,
Yurt yurt gezindiğimsin.
Ne sen bil bunu,
Nede ben söyleyeyim.
Aşık maşuktan ayrı,
Acı çeker bilirim...
 

Bedirhan Gökçe

Eylül

Memleket havalarından bir haber ver,
Eylül yağmuru nasıl düşer toprağa?
Kemah’ın kapalı dar yollarında
Hangi kuş hatıra çizdi dal uçlarına?

Yanıp sönen mavi ışıklarla kaybolan Yusuf
Geri döndü mü yurduna?
Ya Viranşehirli Yakup, Çaykaralı Musa?
Onlarda döndü mü yurduna? ...

Hani sen;
Aşkı bir üveyikten satın almıştın Sadri.
Ne oldu ona?
Bıçak kesmez oldu ağzını...
Susar oldun, yazmaz oldun daha...
Oysa yüreğimizi koymuştuk ortaya.
Hani, taşırdı be usta!

Bak yine bir Eylül havası var Sadri,
İkibin’e doğru 97 Mart’ında.
O gün doğan İsmail bugün delikanlı çağında
İlkbaharda sonbahar, bu nedir usta?

Maltepe cigarasının adı mı var bugün?
Üç bardak çayın hatırımı kaldı?
Tornacının yanında çıraktı dayın,
O günlerden yüzünde eser mi kaldı?
Gel yine bir gurbet türküsü uçuralım.
Munzur’dan İstanbul’a
Fırat’ın suyundan bulgur aşına
Serin göze başından Eylül ayına.
Üç gurbet türküsü tutturalım
Dostluk adına...

Bilirsin sende de bende de
Eylül’ün acı bir tadı vardı.
Şiire Eylül dediysek
Elbet;
Bir maksadı vardı.
Elbet
 

Bedirhan Gökçe


SEVGİ

Sevgi ışık, sevgi umut
Kâinatın gizi sevgi
Sevgi soyut, sevgi somut
Gönlün gören gözü sevgi

Sevgi huzur, sevgi barış
Sevgi ilmek, sevgi nakış
Sevgi gülüş, sevgi bakış
Gönüllerin közü sevgi

Sevgi bahar, sevgi rahmet
Sevgi kazanç, sevgi servet
Sevgi dostluk, sevgi sohbet
Ömrün tadı, tuzu sevgi

Sevgi güneş, sevgi ataş
Sevgi menzil, sevgi yoldaş
Sevgi Yunus, sevgi Bektaş
Yesevî'nin sözü sevgi
........... devamı >>

Bayram Durbilmez
SEVGİ NEDİR

Sevgi Nedir

Sevgi doğuş
Sevgi oluş
Sevgi duruş
Sevgi hasret
Sevgi özlemdir
Sevgi umut
Sevgi çare
Sevgi ölüm
Sevgi kalım
Sevgi isyandır
........... devamı >>

Fuat Arpa
*SEVGİN KADAR GÜÇLÜSÜN

Sevgi hasrettir
Sevgi, güzellik,
Sevgi umuttur
Sevgi yaşamak

Sevgi, gülen yüz
Sevgi, bakan göz,
Sevgi; sıcaklık
Sevgi yaşamak

Sevgi, amaçtır,
Sevgi bir kaygı
........... devamı >>

Müslim Avcıoğlu
*SEVGİ*

Sevgi, el ele tutuşmaktır,
Sevgi, göz göze bakışmaktır.
Sevgi, bir kelebek,
Sevgi, bazen de bir çiçek.
Sevgi, hırlaşmak değil paylaşmak,
Sevgi, kavga değil aşkla yaklaşmak.
Sevgi, yürekte duyulan kıpırtı,
Sevgi, gözde görülen pırıltı.
Sevgi, yuva sıcağı,
Sevgi, ana kucağı.
Sevgi, esirgemek, kollamak,
Sevgi, bir yetim saçı okşamak.
Sevgi, goncadır, gül olup açılan,
Sevgi, şekerdir, dillerden saçılan.
Sevgi, çevredir, yeşildir daldır,
Sevgi, sohbettir, muhabbettir baldır.
Sevgi, gönlü hoş tutan hece,
Sevgi, aydınlık, pırıl pırıl gece.
Sevgi, var ile yok arası,
........... devamı >>
SEVGİ

Sevgi büğü gibi tel tel tüllenen
Issız ovalarda acı ruzgardır
Anlar bu duyguyu yasayıp bilen
Yüce dağlardaki eriyen kardır

Sevgi,sevgiliyi en içten sevmek
Gerekirse bu uğurda can vermek
Zor gelir aşığa geriye dönmek
Sevgiden dönmek utançtır ardır

Sevgi zor içinde gücü başarmak
Sevgi aşk yükünü dağdan aşırmak
Sevgi düz ovada yolun şaşırmak
Sevgi beyinde ur yürekte kordur.
........... devamı >>

Celalettin Tokmak
_________________=SEVGİ

Sevgi, bir arayış...
Sevgi, susayış...
Sevgi, kavram kargaşası.
Sevgi, sopası, maşası...
Sevgi, karşılıklı mübadele.
Sevgi, puşt, hergele...
Sevgi, anlam hasreti.
Sevgi, yaratılış marifeti.
Sevgi, dağların ardında sır.
Sevgi, hem doğrgan hem kısır.
Sevgi, beklenti kuramı.
Sevgi, menfaat mi para mı.
........... devamı >>

Mehmet Yücel

Seni Seviyorum

sevgiliye eşsiz bir şiir sözlerle anlatamadığınız duygularınızı aşk şiirleriyle anlatın





ilik bir rüzgar esti, Nereden geldi bilmiyorum...

nereye gidiyorsun diye sordum..

Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin.

cünkü özlenen bir tek sendin...

Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam cok üzücü;

Ama asil ümitsiz durum;

Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir...

Hic yüz vermedim günese bugün..

Resmini gösterip hava attim ciceklere..

Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine...

Bir de SENi SEViYORUM diye bagirdim duydun mu?

Hayalin hafizamdan silinene kadar,

izdirabin saclarim dökülene kadar,

Aglamaktan gözlerim kör oluncaya kadar Her dakika Seni Sevecegim...

Sen hic Bugulanmis cama "SENi SEViYORUM" yazip,

Harflerin arasindan disariyi seyrederek,

Kar taneleri altinda Sevdigini hayal ettin mi??

Seni ne yagmurlar,

seller koparabilir kalbimden,

Ne de deli gibi esen firtina,

cünkü bir agacin topraga kök salmasi gibi baglandim sana..

Kulaklarim sessizlige, gözlerim sensizlige,

Gönlüm katlanirsa derde,

Anlami yok yasamanin..

Nefes almak bosuna..

Senin olmadigin yerde ...

Bulutlarin gözyaslari pencerene vururken,

Düslere daldigin bir gecede,

Hangi hayaller sana uyumayi unutturuyorsa,

Gelecek sana onlari yasatsin...

icinde öyle umut tasi ki Onu senden kimse alamasin.

Gözlerin hep gülsün,

mutlulugu hep sende arasinlar.

Ama onu kalbinde öyle sakla ki,

Gercekten isteyen bulsun...



Her aya bakisinda beni hatirla, Yildizlar gözlerine takilirsa,

Gözlerine baktigimi sakin unutma,

Bir yaprak düserse avuclarina,

Ellerimdir sakin birakma....



Hayatin bir sevgi öpücügü kadar doyumsuz,

Sevinc gözyaslari kadar güzel,

Seven bir kalp kadar heyecanli,

Askin dokusu kadar masum,

Bir gül kadar gururlu olsun..

.Askin Kalbindeyse..

Mutlulugun elindeyse, istedigin iki kelimeyse SENi SEViYORUM...
Gidiyormusun .......

Bitti diyeceksin biliyorum

Ben senden gectim diyeceksin

Gidiyorum elveda

Sen değimliydin günlerce bana dil döken

Sen değimliydin gül yaprağından gönlüme yol yapan

Sen değilmisin gecem gündüzümsün diyen

İçtiğin bir yudum suyu benle içen

Baktığın her güzeliği benim gözümle gören

Şimdi gidiyorsun öylemi

Sus ve git





Kalmı derim sanıyorsun

Yanılırsın o aşk beni öldürsede demem

Sen benim sonum olsanda demem

Gözlerime bakma onlar henuz laf dinlemiyor

Gönlüme dokunma onun kabulenmesi zaman alacak

Dilim diyorya sen inan

Sus ve git



Her aşk bir telaşla başlar

Yakalanmak istenen tazı hızıyla sürer

Ve sonunda keşkelerle biter

Alınan alınmıştır

Taşınması zor gelmiştir

Öyleyse ne demek gerekir

Gidiyormusun ? HIRCIN ım
SENİ YAŞAMAK

Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece
KİMİ SEVSEM SENSİN

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
* * *

kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum

Söz Veriyorum Yüreğim Sana

Gözlerimi kapattım, kalbimi dinledim. Acıyordu...
Sanki yaralıydı da, yarası kanıyordu
Neden acıdığını sordum yüreğime
Kısık bir ses tonuyla fısıldadı bana;
-'Ah' dedi. Ah sen beni dinlemedin.
Acıya nefrete boğdun beni
Sevme dedim kimseyi sevme!
Bak gördün mü, bak şu halime.
Dedim ki; 'Suç bende değil inanki.
Hep sözlere aldandım,
Hep duygularım yanlışa itti beni
Biliyorum önce aklıma sormalıydım herşeyi
Şimdi ise benim yüzümden yaralısın
Özür dilesem...'
- 'Hayır özür dileme benden!
Sana ceza olarak gözyaşlarını gönderiyorum
Senin özrün beni iyileştirmez.
Belki gözünden akan yaşlar yangınımı söndürür
Ama bu yangın için ne kadar ağlarsın bilemem...
- 'Biliyorum suçluyum
Artık akıllanacağım.
Söz! Kim ne derse desin,seni hiç incitmeyeceğim.
Hele bana değer vermeyenler için ASLA..!
Söz veriyorum yüreğim sana,
Bir daha ağlmayacağım ASLA ama ASLA...
Dostda istemiyorum, sevgide.
Acıtmayacak seni değersizler
Kimse dokunamayacak gruruna
Gözyaşım şahit olsun, söz versin akmamaya.
Söz verdim bir daha yalanlara kanmamaya
Beni küçük düşüremez kimse
Ve inanki artık üzemez seni,
Ne sevdiklerim nede hain bir düşünce...

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol